Milliyet’in duayen yazarlarından Attila Gökçe, A Milli Takım’ın Galler ile 1-1 berabere kalmasının ardından gelen grup liderliğini değerlendirdi.
Attila Gökçe, “100. yıl şerefine” başlıklı yazısında Montella’ya övgüler yağdırdı.
Attila Gökçe’nin yazısı şu şekilde:
Vincenzo Montella, Almanya karşısında futbol oynayarak hem maçı hem de Cardiff için gerekli morali kazanan başarılı on biri değiştirerek başladı müsabakaya… 7 değişiklik saydım. Sonra oyuna baktım, şaşırdım.
Destra yok, sinistra yok… Bu savunmada beklerin sağı solu yok.. Ferdi sağda, adeta maçın dışında kalmış gibi. Almanya maçının sol bekteki o kahraman golcüsü, sanki silinmişti. Sol bekte Cenk de fazlasıyla falso yapıyor… Üzülüyoruz. Savunma çok tedirgin oynuyor. Samet mesela, hamlesiz haliyle Williams’ın yolunu açıyor adeta. İsmail de yavaş geliyor, müdahalede geç kalıyor. Olacak şey değil. Oynayamıyor çocuklar.
Bir de Abdülkerim var. Almanya maçının bence en iyisi. Berlin’deki ezberle Cardiff’te devam ediyor. Uzun mesafeli toplar atıyor Yusuf Sarı’ya… Barış Alper’e, Kerem’e… Ya auta, ya taca ya da rakip oyunculara gidiyor toplar. Merkezde Salih ve İsmail, ne savunmaya yaklaşıyorlar, ne de oyun kurmada kanatlara ya da doğrudan rakip kaleye yönelen hamlelere yöneliyorlar.
Evet, Almanya maçının yorgunluğu var, o maçta oynayan çocuklarda. Temaslı ikili mücadelelerden uzak duruyorlar. Yusuf Sarı, Kerem, Barış Alper, nafile çabaların emekçileri. İki şutumuz var gibi sadece. İlk yarıda Kerem 36 ve 42’de iki fırsatı kullanamıyor.
Montella zorunlu Uğurcan Altay değişikliğinin yanı sıra Ömür’ü çıkarıp Yazıcı’yı sürüyor oyuna. İyi bir hamle… Oyuna katılıyoruz yani… Ah be hoca, baştan hiç yapmaman gereken hatalar devre sonuna kadar devam ediyor. Neyse herkesin aklındaki doğruya dönüyor Montella.. Ferdi sol beke, Zeki sağ beke. Cenk kulübeye… Sonrasında (59’) Berlin’in yıldızı Kenan katılıyor çocuklara. Hücumda varlık gösteriyoruz… Kornerler peş peşe geliyor… Takıma pozitif enerji yüklendiğini görüyoruz. Samet’in kornerden gelen topa kafa vuruşu var. Ama Ward kapıyor meşin yuvarlağı… Biraz geç kalmadık mı? Maalesef evet… Oyunumuz hareketlenirken, çocuklarda doğal olarak telaşa da tanık oluyoruz.
Ama o telaşın olumlu sonucu da var. Kenan’ın ceza alanına girer girmez Davies tarafından düşürülmesi tartışmasız penaltı. O halde gelsin Yusuf Yazıcı… Şık vuruş, beraberlik…Haydi bakalım lider… Bir de geriden gelip kazanmayı göster bize. Memnunuz… Yusuf Sarı’nın uzak vuruşu sol üst köşeden auta gidiyor. Doğru ya da yanlış, tartışılabilir: 1-1’den sonra Kenan, Kerem, Yusuf Yazıcı’nın yer değiştirerek hücumda çeşitlilik sağlaması güzeldi. Milli Takım, baştan oynasaydı şu oyunu keşke! Evet, beraberlik ve liderlik… Haydi artık kurada şans dileyelim.
Vincentius-Vincenzo
Masterchef Danilo Zanna’ya sordum: “Vincenzo’nun anlamı ne?” İtalyanların anlamlı isimlere pek meraklı olmadığını söyledi önce… “Senin için Latince’ye bakıyorum, bekle” dedi.
Şöyle devam etti Danilo: “Vincentius… Vincenzo oradan geliyor. Kazanmak için yaratılmış!” İtalyan hocayı kutluyorum. Keşke maçı da kazansaydık… Hocanın adına yaraşır bir skor olurdu. Ama bu da güzel… Lideriz. Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan olsun!
Devamı EURO 2024’te… – Cem Dizdar (Fanatik)
Türkiye’nin gruptan çıkmayı garantilemesi üzerine oluşan mağrur havadan etkilenmeyecek bir 11 ile sahada Milli Takım. Sanki, Vincenzo Montella tüm oyuncuları alarm halinde sahada tutmak için kurmuş takımı. Öyle ki, bu takım ilk devre topu rakibinin yarısı kadar ayağında tutmuş ama yine de sahada hareketli ve vaatkar. Rakibin derdi büyük, bizi yense bile yetmiyor. Yine de oynamaya gayret ediyorlar. Özellikle önde girdikleri ikinci devrede ısrarla ‘kendi oyunlarını oynamaya’ gayret ediyorlar. Ancak bizimkiler de özellikle ciddi pozisyon sorunları yaşama konusunda ısrar ediyor gibiler! Örneğin, ilk devre sonuna doğru iki stoper, Samet Akaydın ile Abdülkerim Bardakçı’nın alan ve yerleşim bilgilerinin sınırlılığı nedeniyle az kalsın golü yiyordu ‘bizim çocuklar’.
Kanıtlama maçıydı
Bilinir… Artık oyun iyice ‘teknokratik yöntemlerle oynanıyor’. Bizimkiler de bu mühendislik ile doğaçlama arasında kısılı kalmış görünüyor. Bu gruptan rahatça çıktık elbette, ancak futbol sağlam ve güvenli oyun talep ediyor bütün takımlardan. Milli Takım ise şimdilik başarılı bu bağlamda. Bunu dün gece de kanıtladılar. Devamı 2024’te… Gayet iyi, gayet gayretkeş bir takımımız var ve ‘tarih yazma’ konusunda ülkeyi hayal bile edemeyeceği yerlere taşıyabilir görünüyor bu ekip…